“Neden İngilizce öğreneyim? Mis gibi Türkçem var. Yabancılar gelsin Türkçe öğrensin. Bana ne!” tarzı cümlelerle İngilizce öğrenmemek gerektiğine kendini inandırmaya çalışan biri değilseniz İngilizce öğrenmek sizin için de çok yararlı olabilir?
Sahi, neden İngilizce öğrenmeliyiz? Çok mu lazım bunca işin arasında İngilizce öğrenmek? İngilizce için o kadar para ve zaman kaybetmeye değer mi?
Bu sorunun cevabını verebilenlerin İngilizce’yi sorunsuz bir şekilde öğrenememeleri için hiçbir sebep yok. Zira varış noktasının nerede olduğunu bildikten sonra o noktaya varmak karambole bir yerden bir yere gitmeye çalışmaktan çok daha kolaydır.
İngilizce öğrenmek için nedeninizi bulamadıysanız üzülmeyin. Yıllardır yurt dışında yaşayan ve İngilizce öğretmenliği yapan biri olarak gözlemlerimi aktarayım. Siz kendi nedeninizi kendiniz bulun. Olur mu?
Şöyle başlayalım. İngilizce’nin 50’den fazla ülkede 400 milyondan fazla kişinin ana dili olduğunu söylesem? Hatta biraz daha ileri giderek şu an Dünya’da 900 milyondan fazla kişinin İngilizce konuşabildiğini de parantez içinde eklersem İngilizce öğrenmenin kişiyi nerelere ulaştırabileceği konusunda ufak bir kapı açmış olur muyum?
Yurt dışına gitmeyip sadece internete girmekten hoşlananlara internet sitelerinin %51.2’sinin İngilizce, sadece %1.6’sının Türkçe olduğunu üzülerek söylemek isterim. Wikipedia’da bile 300 bin Türkçe makaleye karşılık olarak 5.5 milyon İngilizce makale olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. İnternetteki bütün bilgilere ulaşabilecekken, İngilizce eksikliği nedeniyle bilgilerin çoğunu anlayamamak bence çok üzücü. “Az olsun, öz olsun” diyenlerdenseniz yapacak bir şey yok tabii ki.
Eğitim için İngilizce
Eğitim deyince akla sadece okulda alınan eğitim gelmesin. Kendimizi geliştirebilmek için bilgilere ihtiyacımız var ki bu bilgilerin büyük bir çoğunluğu az önce belirttiğim gibi İngilizce .
Yurt dışında okumayı düşünenler de zannediyorum yurtdışında Türkçe eğitim veren üniversite bulma ihtimallerinin çok düşük seviyede olduğunu biliyorlardır. Bu okullarda okumanın en önemli şartlarından biri İngilizce biliyor olmak. Bunun için de TOEFL, IELTS gibi sınavlardan geçer not almak şart.
Diyelim ki “eğitim=okul dersleri” felsefesini benimseyen birisiniz. Müfredat gereği İngilizce dersleri var. Müfredatta varsa o ders illa ki geçilecek. Bunun için de mutlaka İngilizce birşeyler öğrenmek gerekecek.
İş Hayatı İçin İngilizce
Bugünlerde iş ilanlarına göz attıysanız ilanların çoğunun ileri düzey İngilizce şartı aradığını görürsünüz. Ama ilginçtir ki Türkiye’de İngilizce konuşma oranı sadece %9. Bu da demek oluyor ki İngilizce bilenlerin tamamı bir işe alınsa dahi İngilizce bilen kişi arayan firmalar bitmeyecek.
Bu işin şakası.
Aslına bakarsanız İngilizce’yi firmalar istiyor diye öğrenmeye çalışmak yerine kendimiz için yapabileceğimiz en iyi yatırım olarak düşünerek öğrenmeye çalışmak en doğrusu. Öyle ki İngilizce bildikten sonra İngilizce bilen eleman arayan aynı şehirdeki firmaya ek olarak Dünya’nın herhangi bir ülkesinde iş verebilecek bir firma bulmanın kapıları da açılabilir.
Tabii ki yapılacak işe göre kullanılması gereken İngilizce miktarı değişebiliyor. Mesela turist rehberi olan bir kişinin neredeyse ekmeğinin tamamını İngilizce konuşarak çıkarması gerekirken, ticaret ile uğraşan kişilerin en az işlerini yapacak düzeyde İngilizce bilmeleri yeterli olabilir. Çevirmenlerin İngilizce dil yapısı ile ilgili her türlü detaya dikkat etmesi gerekirken, çok nadiren müşterilere çeşitli e-mail gönderme durumunda olanlar daha yüzeysel bilgilerle işlerini yapabilirler.
Öte yandan farklı işkollarının İngilizce’ye farklı bir şekilde yaklaşması da çok olağan bir durum. Örnek olarak İngilizce kullanarak doktorluk yapmaya devam etmek isteyen bir kişinin öğrenmesi gerekenlerle yurt dışı mahkemelerinde avukat olarak görev almak isteyen kişilerin öğrenmesi gerekenler birbirinden akla kara kadar farklı olabilir.
Evdeki Çocuklara Öğretmek İçin İngilizce
Yetişkinlere İngilizce dersleri verdiğim dönemlerde birçok yetişkinin evde çocuklarına öğretmek için İngilizce öğrenmeye çalıştığını gördüm. Bu fikir birçok kişiye garip gelebilir; ama bence İngilizce öğrenmek için çok güzel neden.
“Bir şeyi öğrenmenin en güzel yolu onu öğretmektir” diye bir söz duydum uzun zaman önce. Bence çok güzel bir söz. Çocuklara İngilizce öğretebilmek için İngilizce öğrenmek bu sözü doğrular nitelikte.
Yurtdışı Seyahati İçin İngilizce
Sebebi her ne olursa olsun her geçen yıl daha fazla kişi yurt dışına çıkıyor. “Türkler heryerde. Nereye gitsem konuşacak bir Türk bulabilirim.” diyenlere üzülerek kötü bir haber vereyim. Türkiye dışında yaşayan 6 milyardan fazla insanın sadece 4 milyonunu Türkler oluşturuyor. Bu da demek oluyor ki yurtdışındakilerle büyük çoğunlukla ya tarzanca, ya da İngilizce konuşarak bir şekilde anlaşmak gerekiyor. En basitinden tuvaletin nerede olduğunu sormak isteseniz bile iki kelime birşeyler söyleyebiliyor olmak şart.
Neden İngilizce Öğrenemiyoruz?
İşte burası zurnanın zırt dediği nokta. Hemen herkes İngilizce öğrenmeye çalışıyor; ama İngilizce’yi gerçekten öğrenenlerin sayısı hala çok az.
Neden?
İngilizce’yi tam olarak öğrenebilmek için yıllar gerektiği herkesin bildiği bir gerçek. Bu doğrultuda İngilizce öğrenmeye çabalayanların sabırla kendilerini geliştirmeye geliştirmeye devam etmeleri gerekiyor. Eğer bir elmanın ağaçtan düşüp yere ulaşmasına kadar geçen süre gibi çok kısa süre içinde İngilizce öğrenilebileceğine inanları üzmek istemem; ama İngilizce’yi öyle birkaç günde sular seller gibi öğrenmek ne yazık ki mümkün değil. Aksini iddia eden varsa beri gelsin.
En kısa yoldan İngilizce öğrenmeye çalışanlar ister istemez ezberleme yoluna başvuruyorlar. Bunun nedeni kelime ezberlemenin verdiği ilerleme hissi. Ama İngilizce dahil hiçbir dil sadece kelime ezberleyerek öğrenilemez. Zaten adı üstünde “İngilizce öğrenmek”. Eğer ezberlemek gerekseydi “İngilizce ezberlemek” tabirini kullanırdık.
Ezberlenen ve nasıl kullanıldığı öğrenilmeyen kelimelerin %90’ı bir hafta içinde unutulur. Ardından da birçok kişi kendine “acaba bende mi bir sorun var” sorusunu başlamaya başlar. Siz de bu soruyu soranlardanız size cevabım şu. Sizde bir sorun yok. Sadece İngilizce çalışma yönteminiz yanlış.
İngilizce öğrenmekte zorlanan ve “kafam artık almıyor” diye serzenişte bulunanların yaptığı en büyük yanlış, İngilizce ile ilgili her şeyi Türkçe’ye çevirmeye çalışmak ve Türkçe düşünerek İngilizce konuşmaya çalışmak.
Türkçe’yi Türkçe olarak, İngilizce’yi de İngilizce olarak kabul etmek gerekiyor. İki dili birbirine karıştırıp o şekilde konuşmaya çalıştıkça ortaya tarzancadan hallice yepyeni bir dil çıkıyor ki böyle bir dile kimsenin ihtiyacı yok. İngilizce bir şey duyduğumuzda veya okuduğumuzda cümleleri çeviri yapmadan, göründükleri gibi algılamaya çalışmak ilk başlarda biraz zor gibi görülebilir. Ama bunu yaptıkça İngilizce öğrenme hızı artacaktır.
İngilizce Neden Zor?
İngilizce’yi “çok zor, deli saçması dil” olarak niteleyip İngilizce’den uzaklaşmak işin en kolay tarafı. Doğrusunu söylemek gerekirse zor olan İngilizce’nin kendisi değil. İngilizce’yi öğrenmeye çalışanlar İngilizce’yi zorlaştırdıkça ve canavarlaştırdıkça İngilizce öğrenmek zormuş gibi görünüyor. Dünya’daki bütün diller birbirlerinden farklı kurallar içerse de dil öğrenmenin mantığı her zaman için aynı. Bu da her dilin en zorlukta olduğu anlamına geliyor.
İngilizce öğrenme yolunda olan birçok kişi yaptıkları yanlışlara bakarak dili öğrenmekte çok zorlandıklarına inanmaya başlıyor. Siz de İngilizce öğrenirken çok yanlış yapıyorsanız doğru yoldasınız demektir. Yanlış yaptıkça doğrusunu öğrenmek kolaylaşır. Ama hiç yanlış yapmadan sadece birkaç kalıplaşmış kelimeyi kullanarak İngilizce konuşmaya çalışmak ilerleyen yıllarda İngilizce’nin hiç anlaşılamaması ve hiç konuşulamaması ile sonuçlanabilir.